Dediğimi yap, yaptığımı yapma! Do what I say, not do what I do!

Dediğimi yap, yaptığımı yapma! Do what I say, not do what I do!

Yeni bir dil öğrenme süreci, pek çok kişi için heyecan verici olduğu kadar kafa karıştırıcı da olabilmektedir.  Özellikle çevremizdeki deneyimli ya da deneyimsiz dil uzmanlarından gelen tavsiyeler, süreci kolaylaştırmak yerine bazen daha da içinden çıkılmaz hale getirebilir. 
Ancak en büyük çelişki, bu kişilerin sıkça verdikleri öğütleri kendilerinin bile uygulamamış olmasıdır. Sürekli deyimler ve kalıplar öğreten ama bunları hangi ortamda hangi ses tonu ile iletişime katacağınızı belirtmeyenler nedeni ile binlerce kelime ve kalıp öğrenmiş ama buna rağmen onları aktive etmekte zorluk yaşamanız kaçınılmaz hale gelmiş olabilir. "Dediğimi yap, yaptığımı yapma" anlayışıyla hareket eden bu kişilere karşı, dil öğrenme sürecine daha gerçekçi ve uygulanabilir bir bakış açısı sunmak gerekmektedir.


Söylemde kolay ama uygulamada zor tavsiyeler

Mutlaka gramer kurallarını ezberleyin🤢

  (Ama tavsiye veren konuşarak öğrendiğini söyler)

Dil öğrenme sürecinde sıkça duyduğumuz önerilerden birisi, gramer kurallarını sıkı sıkıya öğrenmemiz gerektiğidir. Ancak aynı kişiler genellikle, "Ben konuşarak öğrendim, kitaplara fazla takılmadım" gibi açıklamalarda da bulunur. Eğer onlar konuşarak öğrendiyse, neden sizden gramer kitaplarına gömülmenizi bekliyorlar?

            Gerçek şu ki, dil öğrenmek sadece gramer kurallarını ezberlemekten ibaret değildir; pratik yapmak, dili doğal bağlamlarda kullanmak ve hata yaparak öğrenmek en etkili yollardan biridir. Temel seviyede iletişim kurmak için elbette belli bir çerçeve oluşturulmalıdır ama bunun için de sadece gramere odaklanmak sağlıklı bir yöntem değildir. Öyle kullanımlar vardır ki sanki siz konuyu yanlış öğrenmişsiniz gibi hissettirir.

            Bu durumda bocalamamak için yapmanız gereken tek anlama bağlı kalmadan yan anlamlara da odaklanmak olacaktır. Örneğin ‘Can’ modal için sadece beceri cümleleri kurarsanız aslında onunla teklif ve izin cümleleri de kurabileceğinize ikna olamazsınız. Ya da ‘Could’ için sadece geçmiş zaman beceri olarak notlar alırsanız onunla kibarlık cümleleri nasıl kuruluyor anlayamayabilirsiniz.

Yapı ve söylem her zaman aynı olmayabilir. İngilizce öğrenirken büyük resme de odaklanın.

Bol Bol Kelime Ezberle🥴

(Tavsiyeyi veren dizilerden öğrendiğini söyler)

            Başka bir çelişkili tavsiye ise kelime ezberi konusundadır. Pek çok kişi, dil öğrenmek için her gün belli sayıda kelime ezberlememiz gerektiğini savunur. Ancak aynı kişilere hangi yöntemle öğrendiklerini sorduğumuzda, "Ben dizi izleyerek öğrendim" ya da "Günlük hayatta kelimeleri duya duya öğrendim" gibi yanıtlar alırız. (Yabancı arkadaşınız yoksa bu söylem baştan kaybeder, Türkler aralarında neden İngilizce konuşsun ki?) Eğer doğal bağlamda öğrenmek onlar için işe yaradıysa, neden sizin için de etkili olmuyor? Dil, yapay listeler halinde değil, anlamlı bağlamlar içinde öğrenildiğinde daha kalıcı hale gelir. Yeni bir kelime öğrendiğinizde onunla nasıl cümleler kurabileceğinizi de çalışmalısınız. Örneğin ‘plant’ kelimesi temelde üç anlama sahiptir; yeşil yapraklı bitki, bitki-ağaç dikmek ve nükleer santral. Sözlükteki ilk anlamına bağlı kalmayın. Birçok kelime hem isim hem de fiildir.

                     Ana dilinde düşünme🤔

                        (Ama Ben Çeviri Yaparak Öğrendim)

            Dil öğrenirken kendi dilimizde düşünmeyi bırakmamız gerektiği sık sık vurgulanır. Ancak dil öğrenen çoğu kişi, başlangıçta kelimeleri kendi ana dili üzerinden öğrenir ve zamanla doğal akışta düşünmeye başlar. Aynı tavsiyeyi veren kişiler başlangıçta nasıl öğrendiklerini sorduğumuzda, " önce kelimeleri kafamda çevirerek öğrendim" gibi cevaplar alırız. Gerçek şu ki, ana dil üzerinden düşünmek öğrenme sürecinin doğal bir parçasıdır ve zamanla ortadan kalkar. Ortalama 3000 yaygın kullanılan kelime öğrendiğinizde artık doğal öğrenme süreci için hazır olmuş olursunuz.

             Kelimeleri aktif ve kalıcı öğrenmenin yolu😃

Dili günlük yaşama entegre etmek: Günlük aktiviteler sırasında ilgi alanlarınızda İngilizce içeriklere maruz kalmak, öğrenmeyi kolaylaştırır.

Bol bol dinleme yapmak: Podcastler, filmler, diziler ve müzikler aracılığıyla dile sürekli maruz kalmak öğrenmeyi hızlandırır.

Konuşma pratiği yapmak: Konuşma, dil öğreniminin en önemli aşamalarından biridir. Dil değişim programlarına katılmak, sesli tekrar yapmak veya bir konuşma partneri bulmak faydalı olabilir.

Okuma alışkanlığı edinmek: Kitaplar, makaleler ve haberler okuyarak kelime dağarcığını genişletmek mümkündür.

Yazılı pratik yapmak: Günlük tutmak, e-posta yazmak veya sosyal medyada İngilizce paylaşımlar yapmak yazma becerisini geliştirir.

Hata yapmaktan korkmamak: Öğrenme sürecinde hata yapmak doğaldır ve en iyi öğrenme yöntemlerinden biridir.

Son olarak; Dil Öğrenmede Tek Bir Yol Yoktur👌

Dil öğrenme sürecinde herkesin farklı yöntemleri ve hızları vardır. Kendi deneyimleriyle çelişen önerilerde bulunan kişilere karşı dikkatli olmak ve en iyi öğrenme yöntemini kişisel olarak keşfetmek önemlidir. Dil öğrenme süreci, zorunluluklarla değil, doğal keşif ve motivasyonla daha verimli hale gelir. "Dediğimi yap, yaptığımı yapma" anlayışına karşı en iyi tepki, kendi yolunu çizmek ve öğrenme sürecini kişiselleştirmektir.

Bu süreçte doğru bilgiye ulaşmak ve yol haritanızı çizmek için uzman ekibimizden yardım alabilirsiniz.